13.4.16

19. Avrasya Ekonomi Zirvesi Zorunlu Göç: Mülteci Sorunu Ve Terörizm-Uğur Özgöker Haberi


PARLAR MEDYA  
19. Avrasya Ekonomi Zirvesi Zorunlu Göç: Mülteci Sorunu Ve Terörizm-

UĞUR ÖZGÖKER HABERİ

19. AVRASYA EKONOMİ ZİRVESİ ZORUNLU GÖÇ: MÜLTECİ SORUNU VE TERÖRİZM

19. Avrasya Ekonomi Zirvesi Zorunlu Göç: Mülteci Sorunu Ve Terörizm Oturumunda terör ve mülteci konusunda birbirinden değerli konuşmacıların sunumlarıyla ne kadar elzem öncelik ve ciddi tedbirlerin alınması gerektiğini ortaya koydu.
Konuşmacıların sunumları özetle

Açılış Konuşması Allahşükür Paşazade (Kafkasya Ve Azerbeycan Şeyhülislamı)

Toplantının “Medeniyetler İttifakı” ve “Dünya Barışı” na katkı sağlamasını temenni etti. Dünya Barışı’ nın tehlikeye girmesinin nedeninin insanların “Manevi Değerlerinden” uzaklaşması olduğunu ifade etti. Ayrıca Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlhan ALİYEV’ in Çok Kültürlülük uygulamasını Dünya üzerinde ilk defa Azerbaycan’da başlatan lider olduğunu ekledi.

Ekümenik  Patrik Bartholomeos ( Rum Ortodoks Patriği )

İstanbul’un Asya ve Avrupa’nın kesişme noktasında olduğunu belirtti. Günümüzde “Terörizm” in uluslararası gündemin ilk sırasını işgal ettiğini söyledi. Terörizm Paris’ten Lahor’ a kadar Dünya’nın her yerinde göründüğünü ve “Vandalizm” Metodunu kullandığını belirtti. Özgürlüğün gelecek için umut olduğunu ancak dayanışma olmadan özgürlüğün olamayacağını, aynı kaderi paylaştığımız için dayanışmayı artırmamızın gerekliliğini ekledi. Bütün dünyada Terörizm nedeniyle korku olduğunu,  Terörün sınır tanımadığını, Teröristlerin dini kullandıklarını belirterek sözlerini sürdürdü.  Dinin yegane korkusu Tanrı olmalıdır. Çünkü Tanrı korkusu bilgeliğin başlangıcıdır. Oysa teröristler dini kullanarak korku salmaktadırlar. Teröristler Tanrı’ya inanmazlar. Din adına her suç dine yapılan haksızlıktır. İnsanların bencilliği ile mücadele etmek gerekir. Gelecek için özgürlük şarttır ve dayanışma olmadan özgürlük olmaz. Dayanışma, kardeşlik anıdır. İllegal göçe karşı çıkmalıyız ve illegal örgütlerin yarattığı terör ve göçü engellemeye alışmalıyız. İnsanların tersine göçü teşvik etmeliyiz. Karşımızdaki her insanı komşu kabul etmeliyiz. Şu anda mülteciler sorunu ile karşı karşıyayız ve bu insanlar Tanrı’nın bize gönderdiği komşulardır. Göç ulusal sınırları aşan uluslararası hale gelmiştir. Dinler arası iş birliği sağlanmalıdır. Göçe karşı sorulu davranmalı, mültecilere destek olmalı ve göçün yoğun olduğu ülkelere yardımcı olunmalıdır. Fakirlikle mücadele etmeli ve sosyal problemleri çözmeliyiz. Din sosyal kapsayıcıdır ve bize yükümlülüklerimizi hatırlatır. Bize duyarlı olmayı ve sürdürülebilirliği sağlar. Biz Tanrı’nın yarattığıyız ve dünyamıza sahip çıkmalıyız. Hepimiz Tek Bir Tanrı’ya ve onun yarattıklarına karşı sorumluyuz diyerek sözlerini tamamladı.

Taher Al Masrı (Ürdün Eski Başbakanı)

Terör insanları bölen ana eksendir. Ekonomik, sosyal ve dini farklılıklar ayrıştırıcı nedenler olabilir. Ama etkileşim çok önemlidir. Biz farklılıkları zenginlik saymalıyız. Farklılıkları savaş sebebi olmaktan çıkarmalıyız. Uluslararası terörizm önlenmelidir. Çünkü “Göç Sorunu” nun kökeninde “Uluslararası Terörizm” vardır. Bugün yaşadığımız acılara son vermek için sorunun kökenine inmeli ve 20 Yüzyılın başına dönmeliyiz.  Bu yüzyılın başında meydana gelen olaylar aslında bir önceki yüzyılın devamı niteliğindedir ve bu yüzyılı iyi okumalıyız. Son iki yüzyılda farklı etnik gruplar soykırımdan kaçmak için ülkelerini terk ettiler, şimdi Ortadoğu’daki savaş bu göçün ana nedenidir. Sudan, Somali ve şimdi de Suriyeliler göç etmek zorunda kalıyorlar. Savaş ve zorunlu göçlerin maliyeti göçmen – mülteci kabul eden ülkeler için yüksektir. Ancak asıl göç veren ülkelere çok daha büyük maliyetler yüklemektedir. Bu yükleri hafifletmek ve zararları telafi etmek için “Avrupa-Arap Diyaloğu” gibi Avrupa ülkeleri ile Orta-Doğu ülkeleri arasında bir işbirliği olmasına rağmen son derece yetersiz olduğunu ifade ederek sözlerini tamamladı. 

Emır Kır (Belçika Devlet Eski Bakanı)

Terörden etkilenen bir ülkenin temsilcisi olarak sizlere hitap ediyorum. Dünyanın çeşitli ülkelerinde ulusal çapta terörizmden etkilendik ancak terörizm uluslararasıdır. Şimdi demokratik haklarımız terörizm ile risk altındadır. Bu nedenle uluslararası toplumlar olarak bir arada olmak uluslararası terörle etkili bir mücadele şeklidir. Belçika’da neden saldırı oldu? Pek çok soru var. Kurulan soruşturma komisyonu bunu araştırıyor. Terör küresel bir eylemdir. Terörle m
ücadele hem Avrupa ve hem de dünya gelinde olmalıdır. Mücadelemiz hem askeri hem de güvenlik kuvvetleri ile önleyici önlemler şeklinde olmalıdır. Ama esas risk koruyucu önlemlerin arttırılmasıdır. Türkiye terörle mücadelede büyük deneyim kazandı ve bu nedenle çok büyük güvenlik önlemleri aldı. Ancak yinede terör bir şekilde kendini gösterdi. Dini ideolojinin çarpıtılması terörü Ortadoğu’da yeniden hortlattı. Terörle mücadeleden kaçamayız. Suç örgütleri çökertilmelidir. Uluslararası bir koalisyon kurulmalıdır. Askeri operasyonlar sona ermelidir. 2014 ve 2015’te başarısız olduk. 250 binden fazla insan öldü. Göçe zorlanan insan sayısı 5 milyona ulaştı. Terörizme karşı ne önlem alırsak alalım uluslararası toplum olarak ortak hareket etmezsek terörü ortadan kaldıramayız  diyerek sözlerini sürdürdü ve Atatürk’ e atfen “Yurtta Barış Dünyada Barış” ilkesinin “Barış” ve “İstikrar” ın anahtarı olduğunu ekleyerek sözlerini tamamladı.

Muhammed Jusuf Spahıc (Sırbistan Müftüsü)

Müftü; Herkes Allah’ a aittir. bizim Musamız,  İsamız, Muhammedimiz var, bunlardan başka sözde dini liderlere tapmamalıyız. Terörizm korkuya yol açar, ama bu gerçek korku değildir. Gerçek korku “Tanrı” korkusudur. Suriye’den gelen insanlar “Mülteci” değildir. Onların kendi evleri var, kendi vatanları var ama onlar kendi yurtlarından zorla sürüldüler. Bu bir “Etnik” ve “Dini” temizliktir. Bugün de tarihte gördüğümüz mücadelelerin acı hikayelerinin aynısını görüyoruz. Hz. Musa’nın Firavun’ la mücadelesinin hikayesi, Hz. İbrahim’in Nemrut’la mücadelesinin hikayesi ve Son Peygamber Hz. Muhammet’in Kavmiyetçiler ile mücadelesinin hikayesine benzer mücadeleleri maalesef yaşıyoruz. Bizi Tanrı her türlü hastalıklardan korusun ve özellikle de “Korku Hastalığı” ndan da korusun diyerek sözlerine devam etti ve en büyük hatalığın “DİN ÇATIŞMALARI” olduğunu ilave ederek, bugün üzülerek yeni Sezarları, yeni Sultanları, yeni Firavunları ve yeni Nemrutları hala görmekte olduğumuzu bunlara tapmamamızı sadece Tanrıya tapmamız gerektiğini ifade ederek sözlerini tamamladı.

Yusuf Çetin (Türk Süryani Kadim-Ortodoks- Cemaati Ruhani Reisi)

Türkiye’deki ve Suriye’de ki Süryaniler “GÖÇ” nedeni ile yok olmak tehlikesi altındadırlar. Bu bölgede yaşayan Süryaniler en çok sıkıntı çeken topluluk olmuştur. Suriye Süryanileri çok acı çekmektedirler. Göç eden Süryaniler İstanbul merkezimize sığınmıştır. Bu Süryanilere biz yarım etmeye çalışıyoruz. Başbakan Ahmet Davutoğlu bize her türlü desteği sağladı. Hiçbir din ve mezhep ayrımı yapmadan bütün mültecilere yardım etmeliyiz. Savaş ve terör din, milliyet, mezhep, tanımıyor. Oysa bizim ilahi dinlerimizin içinde pek çok ortak değerimiz vardır. Bu ortak değerlerimizi insanlığın ortak sorunları için kullanmalıyız. İlahi dinlerin temelinde “SEVGİ” vardır. Semavi din mensupları kardeşçe işbirliği yaparak beraberce “Barış” ve “Huzur” içinde yaşamalıdır diyerek sözlerine son verdi.


Mıhal Fıfor (Romen Senatör-Sosyal Demokrat Parti Ulusal Konsey Başkanı)

Terörizm Dünya’nın her yerinde görülüyor. Çok yakın zamanda Brüksel’de Paris’te ve Lahor’da olduğu gibi. Terörizm ve çatışmalardan kaçan insanlar da mülteci konumuna düşüyorlar. Türkiye “Göç” ve “Mülteci” Krizini çözmede çok başarılı oldu. Romanya Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine taraftır. Avrupa’daki Mülteci Sorununu çözmek için Suriye’deki sorunu çözmeliyiz. Suriye halkı özgürlüklerini kaybetti. Avrupa Birliği vatandaşları da bu Suriye ve diğer Orta-Doğu ülkelerinden kaynaklanan yasadışı göç nedeniyle “SERBEST DOLAŞIM” Haklarının tehlikede olduğunu görmeye başladılar. Biran önce Bütün dünyada nefret söylemlerini sona erdirmeliyiz diyerek sözlerini tamamladı.

Edın Ramıc (Bosna-Hersek Federasyonu Yerinden Edinmiş Kişiler Ve Mülteciler Bakanı )

Bosna Savaşını sona erdiren DAYTON BARIŞ ANLAŞMASI’ nın 7. Maddesinde “Göçmen” ve “Mülteci” lerin haklarını koruyan hükümler bulunmaktadır. Halen 2,2 milyon göçmen Boşnak evlerine dönememektedirler. Resmi rakamlara göre 1 milyon Boşnak Bosna-Hersek dışında yaşamaktadırlar. Toplam Boşnak göçmen sayısı 2 milyonu bulmuştur. Bunlar savaştan sonra Bosna-Hersek’ e geri dönmemişlerdir. Eğer ülkelerine geri dönerlerse Bosna’ da ekonomik gelişme artacaktır. Bugün Bosna’ nın nüfusu 4 milyondur. Nüfusun yarısı kadar Boşnak ülke dışında yaşamaktadırlar. Bu ekonomik potansiyelden yararlanılmalıdır. Bosna’ da savaş sırasında dış göçün yanı sıra iç göç te yaşanmıştır. Savaş nedeniyle Bosna’da milyonlarca Boşnak doğdukları ve yaşadıkları şehirlerden başka şehirlere göç etmek zorunda kalmışlardır diye sözlerini sürdürdü ve Bosna-Hersek Yerinden Edilmiş Kişiler ve Mülteciler Bakanı ve Bakanlığı olarak göçmenlere yönelik ulusal ve uluslararası program ve projeler yürüttüklerini belirterek sözlerini bitirdi.


Mıhaıl Formuzal( Gagavuz Özerk Bölgesi Eski Cumhurbaşkanı)

Dünyada küresel sorunlar yaşıyoruz. Bunların başında petrol fiyatlarının aniden aşırı düşmesi, Uluslararası Terörizm ve Göç sorunları geliyor. Avrasya Bölgesinin en büyük 2 ülkesi olan Rusya ve Türkiye arasında kriz çıkması Gagavuzya ve Moldovya gibi küçük ülkeleri çok olumsuz bir şekilde etkiliyor. Gagavuzya coğrafi olarak küçük, nüfusu az, ekonomisi zayıf ve doğal kaynakları da çok kıt olan bir ülkedir. Kendisini besleyebilmek için Dünya ekonomisi ile entegre olması gerekmektedir. Bu yüzden Gagavuzya Moldovya Cumhuriyeti ile böyle bir ilişki içerindedir. Ayrıca Gagavuzya olarak 20 yıl önce de Türkiye ile entegre olduk. Biz Gagavuzya olarak tam bağımsız da olabilirdik Ancak Moldovya içerinde özerk kalmamızın bizim için daha iyi olacağına düşündük. Gagavuzya olarak özerkliğe karar verirken, Göç’ün etkilerini de iyice araştırdık. Gücümüzü ve potansiyelimizi dikkate alarak özerkliğe karar verdik Gagavuzya birçok yerel ve uluslararası tehditlerle karşı karşıyadır ancak güçlü olursak bu tehditlere karşı koyabiliriz. Nüfusumuz çok az sadece 160 bin kişidir. Ekonomimizi geliştirmek için uluslararası işbirliklerine ihtiyacımız vardır. Bizim Gagavuzya olarak Rusya ile çok iyi ilişkilerimiz vardır ama Gagavuz şaraplarını Rusya’ya satamıyoruz çünkü Rusya içerisinde bulunduğumuz Moldovya’ya ambargo uyguluyor bu da bize olumsuz olarak yansıyor. Rusya’ nın Moldovya’dan başka Ukrayna’ya ve Gürcistan’a da ekonomik yaptırımları var. Böyle giderse “Göç’ ün” etkisi bizde de hissedilecek. Biz Rusya ile uzun süredir dostluk ilişkisi içerisindeyiz. Gagavuzya, Moldavya’nın ilişkilerinin kötü olduğu ülkelerle bile resmi olarak iyi ilişkiler kurmaktadır. Bu durum bütün “ÖZERK CUMHURİYET” ler için bir “Örnek” teşkil edebilir. Biz bölgesel ilişkilerimize çok önem veriyoruz. AB-AGİT ve Rusya ile Moldovya’dan bağımsız olarak doğrudan işbirliği içerisindeyiz. Demokrasiyi güçlü kılmak için sürdürülebilir barış için Gagavuz tecrübesi iyi bir modeldir. Rus ve Türk ortaklarımıza teşekkür borçluyuz. Çünkü geçmişte Moldovya ve Gagavuzya arasında sorunlar vardı. Türkiye ve Rusya arabuluculuk yaparak sorunlarımızı çözdüler. AB’ de “Bölgesel Proje” lere bizi doğrudan dahil etmektedir. Biz Gagavuzya olarak bütün Dünyada dost arıyoruz, düşman istemiyoruz. herkesi ülkemize yatırıma çağırıyoruz dedi ve Gagavuzya’ ya yatırım yapacaklara 5 yıl vergi muafiyeti tanıyacaklarını ekleyerek sözlerini tamamladı.


Rene Van Der Lınden (Hollandalı Senatör- Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamble Onursal Başkanı)

Duraklayan batı ekonomisi, enerji, su sorunları, iklim değişikliği, yüksek işsizlik oranları ve ZORUNLU GÖÇ bugün küresel sorunlarımızdır diye sözlerine başladı. Bu sorunları çözmemiz için uluslararası işbirliği yapmalıyız. 2015 de Dünya çapında 2 çok önemli ve müspet olay oldu. 1) BM Sürdürülebilir Döngüsel Ekonomik Kalkınma Konferansı, 2) BM İklim Değişikliği Anlaşması. 2050 yılında Dünya nüfusu 9,5 milyar kişiye ulaşacak ve gıda ihtiyacı da 2 katına çıkacaktır. DÖNGÜSEL EKONOMİ çok önemli, Döngüsel Ekonomi prensiplerinin uygulanması ile 2 milyon kişiye ek iş ve kaynak kullanım verimliliğinde % 30 artış sağlanacaktır. Döngüsel Ekonomi kavramında TÜKETİCİLER için bir malın “Mülkiyeti” yerine “Paylaşılması” esas olmaktadır. Avrasya Bölgesinde de Döngüsel Ekonomi uygulanmalıdır.
ÇEVRE sorunlarının yanı sıra GÖÇ ve BÖLGESEL ÇATIŞMALAR ile ULUSLARARASI TERÖRİZM sorunlarını da çözmeliyiz. Ayrıca İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ konusunu da ihmal etmekteyiz ancak iklim değişikleri ve küresel ısınma kuraklık ve susuzluğa yol açacağı için ULUSLARARASI GÖÇ sorunu daha da artacaktır diyerek sözlerini bitirdi.

Mgr Yusuf Sag (Türkiye Süryanileri Katolik Patrik Vekili)

Sözlerine salonda bulunan değişik din ve mezheplere mahsup bütün din adamlarına kardeşim diyerek başladı. Küresel sorunların “GÖÇ”, “ÇEVRE” ve “TERÖR” olduğunu belirtti. Ben “Çevre’ den” başlayacağım çünkü Çevre’ ye önem vermezsek gelecekte çok büyük sorunlarla karşılaşacağız. Böyle giderse “Toprak Ana”, “Su” ve “Hava” Baba ölecekler. Bugün “Terör” ü sonlandırabiliriz. Ama “Ana” ve “Baba”  ölünce çocuk olamaz. Havayı, suyu, toprağı Allah mı, Melekler mi kirletiyor? Dünyada 1 yılda 1 trilyon 700 milyar dolar sırf SİLAHLANMAYA harcanıyor. Dünyada 450 milyon insan açlık sınırının altında yaşıyor. Silahlanmaya 1,7 trilyon dolar harcanıyor da niye ÇEVRE SORUNLARI’ na 200 milyon dolar harcanmıyor?
DİNLERARASI DİYALOG ve İŞBİRLİĞİ sağlanmazsa uluslararası terör hiçbir zaman bitmez. Bugün savaşı teşvik eden din adamları var. Ben TEVRAT ve KURAN’ ı okudum. Hiçbiri başka insanları ve dinleri yok saymıyor. Bütün kutsal kitaplar bütün insanlığı kapsıyor. Kimseyi ötekileştirmiyor. İnanları da inanmayanları da kardeş sayar. İnsanlar birbirlerine düşman olmamalı. Dünyadaki servetin % 85 i dünya nüfusunun % 15 ine gidiyor. İşte Terör bundan çıkıyor. Fakir ve aç insanlar teröre yöneliyorlar. Ben aç kalırsam ben de çalarım. DİNLER BARIŞMALIDIR. Prof. Davutoğlu’ nun Başbakanlığında DİNLER ARASINDA DİYALOG başlatıldı. Ben buna önem veriyorum. Teknoloji bize çok faydalar sağladı. İnsan ömrü 40 yaşından 80 yaşına çıktı. Teknolojinin iyi yanları bize fayda sağlarken kötü kullanımı yani teröristlerin ileri haberleşme ve silah teknoloji araçlarını kullanmaları da bize kötülük yapmaktadır diyerek sözlerini bitirdi.


Werner Fasslabend (Avusturya Savunma Eski Bakanı)

Suriye’den göç yollarını haritalarla göstererek sunumuna başladı. 2014 ve 2015 yıllarında bütün Kuzey Afrika’dan Avrupa’ya göçü görsel olarak harita üzerinde açıkladı. Dünyada kitlesel göç söz konusudur. Afrika’dan Ortadoğu’ya kadar yaklaşık 8 milyon mülteci göç halindedir. Güçlü ülkeler sınırlarını bu mültecilere kapatmıştır ve sınırlarını korumaktadırlar. Elbette göçün ilk sebebi savaş olmakla birlikte iklim şartları ve ekonomik şartlar da göçü tetiklemektedir diyerek sunumu sürdürdü. AB’ nin en önemli ortak politikalarından biri “SERBEST DOLAŞIM” dır. Ancak dış sınırlar problemli olunca AB içindeki “Serbest Dolaşım” da tehlikeye girmektedir. 2. önemli küresel sorun “İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ” dir. Önümüzdeki 35 yıl içinde dünyadaki su kaynaklarının % 30 u kuruyacaktır. Nüfus artışı da kuraklık ve çölleşmeyi tetiklemektedir. Afrika’da 1950’ lerde 185 milyon kişi yaşarken bu rakam 2100 de 4 milyar kişiye ulaşacaktır. Bu çok tehlikeli bir durumdur ve uluslararası yasadışı göçün en önemli sebeplerinden biri olacaktır. Gelecekte Akdeniz’ in güneyinde bir “KALKINMA ve İSTİKRAR EKSENİ” oluşturmalıyız. Yeni İPEK YOLU’” nu da Asya’da gerçekleştirmeliyiz diyerek sözlerine nihayet verdi.

Egemen Bağış (Avrupa Birliği Eski Bakanı)

Konuşmasına İstanbul’un özelliklerinden bahsederek başladı. Dünya üzerinde 3 ayrı İmparatorluğa başkentlik yapmış başka bir şehir yoktur dedi. Devamla; biz sığınmacıların sorunlarını iyi biliriz. 500 sene önce İspanya’dan kaçan Musevilere kucak açtığımız gibi 2. Dünya Savaşında Avrupa’dan kaçanlara da kucak açtık. 1. Körfez Savaşından sonra Saddam’dan kaçanlara kucak açtık, ev sahipliği yaptık. Humeyni bile geçmişte bize sığındı. 4 senedir de 2,7 milyon Suriyeliye kucak açıyoruz. Avrupa 1 mülteciye 1,5 dolar harcarken biz 7,5 dolar harcıyoruz ve mültecilere Avrupa’dan çok daha konforlu bir yaşam sağlıyoruz. Son 30 yıldır Avrupa’nın bize iade ettiği tek bir PKK’ lı terörist yoktur ama biz Avrupa’nın bizden talep ettiği her suçluyu Avrupa’ya iade ediyoruz. Avrupa samimi değil. Belçika yıllarca bizim en büyük işadamlarımız öldüren teröristleri korudu, geri vermedi. Bugün Dünyada hiçbir ülke uluslararası terörizmle tek başına mücadele edemez. Terörle mücadelenin tek yolu uluslararası işbirliğidir. Uluslararası terör örgütleri arasında işbirliği var ama teröre karşı mücadele eden ülkeler arasında işbirliği yok diye sözlerini sürdürdü. Mültecilerin ana vatanlarına dönmeleri için kendi ülkelerinde kendilerini güvende hissetmeleri ayrıca ülkelerine yani Suriye’ye İSTİKRAR gelmeli ve Putin’ in uydusu Esad’ da biran önce Suriye’yi terk etmelidir diyerek sözlerini tamamladı.
Letızıa Reuss (Tasarımcı, İsviçre/Reuss Alman Evi)
Terörizm ve Göç iç içe geçmiş sorunlardır. Öncelikle işe mevzuatla başlanmalıdır. Avrupa’da iltica politikası nasıl başladı. Mülteciler önce Avrupa’ da bir ülkeye giriyorlar  1000 (.Bin ) EURO verirseniz sizi bir Avrupa ülkesine ulaştırırlar sonra sizi köle yaparlar, fuhuşa ve terör örgütü militanlığına sürüklerler . 1922 yılında özel bir pasaportla 450.000 Türk ve Süryani mülteci statüsü kapsamında Avrupa’ ya göç etti ve bunu organize eden teşkilat NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜ aldı. Diğer bir konu müslümanlığın teröre eyilimidir. Çünkü İslamiyette kadın ikinci plandadır. Böylece CİHAD fikri hızla kök salmaktadır. Kız çocukları erkek çocukları ile aynı eğitimi almalıdırlar. Batıdaki Müslüman toplumlara İslami eğitimin yanı sıra Batı edebiyatı da öğretilmelidir. Böylece insanların eşit olduğu gösterilmeli Cihadı’ n önü kesilmelidir. Biz bilgece hareket etmeli Cihad’ çı propagandaya engel olmalıyız diyerek sözlerine son verdi.

Alina Barbulescu (Avrupa Enerji Politikaları Komisyonu Başkan Danışmanı)

GÖÇ AB’ nin gündeminde olan en önemli konudur. Göç konusunda ulusal çabalar yerine Avrupa boyutunda makro politikalar alınmalıdır. Avrupa için bir “ORTAK GÖÇMEN POLİTİKASI” na ihtiyaç vardır. Göçmenlerin topluma ve iş piyasalarına entegrasyonu sağlanmalıdır. Uluslararası ortam göçmen kaçakçılarının hain planlarına engel olmalıdır. İnsanlar etnik, dini, kültürel ve cinsel kimliklerine göre ayrımcılığa tabi tutulmamalıdırlar. Yeni gelen mültecilerin topluma entegre olmaları için onlara yardım edilmelidir. Burada uluslararası Sivil Toplum Kuruluşlarına büyük görev düşmekte olduğunu ifade etti.

Safet Softıc (Bosna Hersek Parlamentosu Halklar Meclisi Birinci Başkan Yardımcısı)

Ortadoğu’daki silahlı çatışmaların sonucu büyük göçlere sebebiyet vermiştir. Özellikle Irak ve Suriye’den “Göç” uluslar arası bir sorundur. Bosna-Hersek’ in mültecilere kucak açma kapasitesi vardır. AB’ nin bütün kurum ve ajansları “GÖÇ” Sorununu çözmek için taahüt altına girmişlerdir.  Biz Bosna-Hersek olarak mülteciler için bazı kurumlar oluşturduk. Ayrıca bir “İstihbarat” ajansı oluşturarak gelen mültecilere güvenlik soruşturması yapıp terörist unsurların mülteciler arasına sızmayı önlüyoruz diyerek sözlerini bitirdi.



Ionut Vulpescu ( Romanya Parlamentosu Milletvekili Ve Eski Kültür Bakanı )

Türkiye zorunlu göçün hedefindedir. Bu konuda AB ve ABD işbirliği yapmalıdır. Türkiye’ yi takdir ediyoruz. Enformasyon teknolojisinin kullanılması ile göçler daha büyüdü. Buna karşı politikalara ihtiyaç vardır.Buradaki sorunları sadece MEDENİYETLER ÇATIŞMASI ile anlaşılması ve siyasi diyalog şarttır.İklim değişikliği,ekonomik krizler gibi sorunlar devletlerin vatandaşlarına karşı vazifelerini yapamamalarına ve insanların göçe zorlanmalarına neden olmaktadır.Totaliter rejimlerde DEVLET TERÖRÜ vardır diyerek sözlerine son verdi.

Melıka Mahmut Begovıc (Bosna Hersek Federasyon Başkan Yardımcısı)

Terörizm enternasyonal bir sorundur ben Bosna dan geliyorum Boşnaklar çok büyük travmalar yaşamış bir toplumdur. Bosna Hersek yüzyıllar boyu DOĞU ve BATI kültürlerini birlikte yaşamıştır. Yani Doğu ve Batının bağlandığı yerdir. Ancak bu coğrafya yani Balkanlar hoşgörünün olmadığı bir coğrafyadır. Halen savaş riski vardır. 20 yıl önce yaşanan savaşın izleri ve acıları hala tazedir Biz bu uluslararası sorunlara alışığız TERÖRİZM’ den korkmuyoruz ve uluslararası terörizmi birlikte çözeceğimizi umut ediyorum. Özellikle sosyal eşitsizliğe uğrayan gençler RADİKALİZM ve TERÖRİZM e meğillidirler. Terörün hiçbir türüne müsamaha gösterilmemelidir. İslamiyet masum insanların öldürülmesine karşıdır. İslam her türlü terörizmin karşısındadır. Demokrasi ve modern dünya bu prensiplere dayanmaktadır.
Bugün terör dışında Dünyada ikinci büyük sorun ZORUNLU GÖÇTÜR. Bosna’ nın bu konuda da acı tecrübeleri vardır. 1992-95 yılları arasındaki savaş yüzünden Bosna Hersek’ te doğmuş 1 milyon kişi göç etmek zorunda kalmışlar ve Bosna’ da yaşamamaktadırlar. Bugün halen yurt dışında 2 milyon Bosnalı mülteci vardır. Bunların geri dönmesi için barış ortamının sağlanması lazım. 1995 Dayton Barış Anlaşması imzalandığında nüfusun dörtte biri göç etmiştir ve nüfusun üçte biri ise iç göç yaşamıştır
Günümüzde birçok masum çocuk, kadın ve yaşlı zorunlu göçte hayatını kaybetmekte ve denizlerde boğulmaktadırlar. Türkiye Cumhuriyeti bu konuda çok büyük ve başarılı çalışmalar yaptığı için teröristlerin hedefi olmuştur. Biz Türk halkına yardımcı olmalıyız yoksa sorun bize de sirayet edecektir diye sözlerini noktaladı.


Yu Hongjun (Çin Halkı Barış Ve Silahsızlanma Örgütü Başkan Yardımcısı Ve Çhc Parlamentosu Milletvekili )

Terörizmin finansmanı bloke edilmelidir. Radikalleşmenin önüne geçmeliyiz entegre bir yaklaşımla hem terörizmin nedenlerini hem de sonuçlarını doğru analiz ederek çözmeye çalışmalıyız insanların ekonomik kalkınmalarına katkıda bulunarak terörizmin kaynaklarını kurutmalıyız. Orta doğuda barış ve istikrara ihtiyaç vardır. Orta-Doğu medeniyetin beşiğidir. Farklı dinler birbirine hoşgörü göstermelidir Böylece terörizm ve göç sorunları çözülebilir dedi ve sözlerine son verdi.

Yrd. Doç.Dr. Özlem Çuhadar (Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi)

Terörün yok ettiği sanat eserlerinden bahsetti. Sanatın ve bilimin iltifat görmediği toplumlardan GÖÇ olur.Terör ülkemizde sadece güvenlik görevlilerine değil sade vatandaşlara ve sanat eserlerine de zarar vermektedir.Tarihten örnek verirsek Palmira Antik kentinin yıkılması Roma’ nın yakılması Taliban’ ın Afganistan da kültür varlıklarını tahrip etmesi gibi. Palmira İŞİD tarafından tahrip edilmiştir. Ülkemizde de Diyarbakır ın SUR ilçesi de aynı kaderi yaşamıştır. Sur ilçesi Dünya Kültür Mirası listesindedir. Ancak terör olayları nedeni ile SUR ilçesi tamamen yıkılmıştır.En başta Fatih Paşa Camii bu tahribattan etkilenmiştir.Medya da Kurşunlu Camii diye adlandırılan camii nin özellikleri : 1. ) 500 yıllıktır  2. ) Osmanlının Diyarbakırdaki ilk eseridir. 3.) Mimar Sinan ın İstanbul’ da inşa ettiği Şehzade Camii nin planı ile aynı planda inşa edilmiştir. Ancak çok daha ilginç olan Şehzade Camiinden 25 yıl önce yapılmıştır. Mimberi altın kaplamadır kubbesi kurşun kaplamadır. Camii teröristlerce tamamıyla tahrip edilmiştir. Sanat aydınlıktır, ışıktır Terör karanlıktır ışık her zaman karanlığı yenmiştir diyerek sözlerini tamamlamıştır.

Jusuf Kalamperovıc (Karadağ İçişleri Eski Bakanı)

Toplantının “Göç” ve “Uluslararası Terörizm” gibi küresel sorunlara somut çözümler getirmesini temenni etti ve başta Marmara Grubu Vakfı Başkanı Dr. Akkan SUVER olmak üzere toplantıyı düzenleyenlere  teşekkür etti.




Izak Haleva (Türkiye Hahambaşısı)

ZORUNLU GÖÇ ve “MÜLTECİLER SORUNU bugün İnsanlığın önünde duran en büyük sorundur. Tarih boyunca dünyada birçok zorunlu göçler olmuştur. Tarihte en çok zorunlu göç kaderini yaşamış Yahudi toplumunun bir parçası olarak bugünkü sorunları çok iyi anlıyorum geçmişi tarihe gömüp günümüze bakarsak ülkelerin bölünmeleri, ailelerin parçalanması geleceğe dönük hayaller ve ümitlerin yıkılması büyük sorunlara yol açmaktadır. Ben bir din adamı olarak bütün insanlara sabır diliyorum ama insanlığımdan dertlere derman olamamanın çaresizliğinden utanıyorum. Bugün mültecilerin sağlık, eğitim, barınma ihtiyaçlarını karşılamak insanlık borcudur. Ancak bu geçici bir çözümdür. Esas olan kalıcı çözüm bu göçmenlerin en kısa zamanda yurtlarına dönebilmeleri ve güven ve refah içinde yaşamlarını sürdürmelerinin sağlanmasıdır diyerek sözlerini tamamladı.

Thıemo Fojkar (Avrupa Mesleki Eğitim Enstitüleri Birliği Başkanı)

İnsanlar kendi ülkelerinde maruz kaldıkları tehditlerden kurtulmak için göç etmek zorunda kalıyorlar. Biz mesleki eğitim kurumu olarak kişilerin toplumlarına entegre olmak için eğitim şarttır diyoruz.Biz mesleki eğitimin göç sorununu büyük ölçüde çözebileceğine inanıyoruz.2. Dünya savaşında milyonlarca Polonyalı Doğuda dan Batıya milyonlarca  Alman da Polonya dan Almanya ya sürülmüşlerdir.Biz Almamlar bu yarayı iyi biliriz. Eşitsizlik olan yerde radikalleşme olur. Toplumun dışına itilenler kaybedecekleri bir şeyleri olmadığı için Radikalleşirler ve teröre bulaşırlar onun için MESLEKİ EĞİTİM ile bunlar topluma entegre edilmelidirler. Bizim kuruluşumuzun ortağı çeşitli ülkelerde faaliyet göstermektedirler her yaştan 350.000 kişiye eğitim hizmeti veriyoruz ve faaliyetlerimizi 70 yıldır sürdürüyoruz. Burada kendi deneyimlerimi anlatıyorum. Ancak bugünün şartlarında yetersiz kalıyor çünkü Terörizm durmuyor Mültecilerde durmuyor. Biz hem Almanlar hem AB komisyonu olarak çalışıyoruz ancak Uluslar arası işbirliği şarttır. STK ları da sanayiyi de yanımıza alarak Dünyada refah ve barışı sağlamalıyız. Böylece insanların göçe zorlanması önlenir. Ben realistim tek başına bizim çabamızın yeterli olmayacağını biliyorum onun için uluslar arası işbirliği ve dayanışma arttırılmalıdır. Biz Türkiye de mülteciler için MESLEKİ EĞİTİM faaliyetlerini inceleyip Antalya da uluslar arası bir Konferans düzenleyeceğiz diyerek sözlerini tamamladı.


Deba Sow ( Senegal Ekonomi Bakan Yardımcısı )

Mali, Nijerya ve Senegal, sahihsiz yeni Sahra da teröristler ve Mülteciler barınmaktadır. Biz Batı Afrika da terörizmin niye arttığını incelemeliyiz. Kadın ve çocukları korumalıyız yoksullukla mücadele radikalleşmeye karşı en etkili yöntemdir. CİHAD çı ideoloji ve felsefenin önüne geçilmelidir. Senegal in % 95 i Müslüman’dır ama yüzyıllardır Müslüman ve Hıristiyanlar bir arada barış içinde yaşamaktadırlar.  Halen Senegal’ de 100.000 Mülteci olduğunu ifade edip sözlerini tamamladı.

info@parlarmedya.com





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder