19. AVRASYA EKONOMİ ZİRVESİ ZORUNLU GÖÇ: MÜLTECİ
SORUNU VE TERÖRİZM
19. Avrasya Ekonomi Zirvesi Zorunlu Göç: Mülteci
Sorunu Ve Terörizm Oturumunda terör ve mülteci konusunda birbirinden değerli
konuşmacıların sunumlarıyla ne kadar elzem öncelik ve ciddi tedbirlerin
alınması gerektiğini ortaya koydu.
Konuşmacıların sunumları özetle
Açılış Konuşması Allahşükür Paşazade (Kafkasya Ve
Azerbeycan Şeyhülislamı)
Toplantının “Medeniyetler İttifakı” ve “Dünya Barışı” na katkı sağlamasını
temenni etti. Dünya Barışı’ nın tehlikeye girmesinin nedeninin insanların
“Manevi Değerlerinden” uzaklaşması olduğunu ifade etti. Ayrıca Azerbaycan
Cumhurbaşkanı İlhan ALİYEV’ in Çok Kültürlülük uygulamasını Dünya üzerinde ilk
defa Azerbaycan’da başlatan lider olduğunu ekledi.
Ekümenik Patrik
Bartholomeos ( Rum Ortodoks Patriği )
İstanbul’un Asya ve Avrupa’nın kesişme noktasında olduğunu belirtti.
Günümüzde “Terörizm” in uluslararası gündemin ilk sırasını işgal ettiğini
söyledi. Terörizm Paris’ten Lahor’ a kadar Dünya’nın her yerinde göründüğünü ve
“Vandalizm” Metodunu kullandığını belirtti.
Özgürlüğün gelecek için umut olduğunu ancak dayanışma olmadan özgürlüğün
olamayacağını, aynı kaderi paylaştığımız için dayanışmayı artırmamızın
gerekliliğini ekledi. Bütün dünyada Terörizm nedeniyle korku olduğunu, Terörün sınır tanımadığını, Teröristlerin dini
kullandıklarını belirterek sözlerini sürdürdü. Dinin yegane korkusu Tanrı olmalıdır. Çünkü
Tanrı korkusu bilgeliğin başlangıcıdır. Oysa teröristler dini kullanarak korku
salmaktadırlar. Teröristler Tanrı’ya inanmazlar. Din adına her suç dine yapılan
haksızlıktır. İnsanların bencilliği ile mücadele etmek gerekir. Gelecek için
özgürlük şarttır ve dayanışma olmadan özgürlük olmaz. Dayanışma, kardeşlik
anıdır. İllegal göçe karşı çıkmalıyız ve illegal örgütlerin yarattığı terör ve
göçü engellemeye alışmalıyız. İnsanların tersine göçü teşvik etmeliyiz.
Karşımızdaki her insanı komşu kabul etmeliyiz. Şu anda mülteciler sorunu ile
karşı karşıyayız ve bu insanlar Tanrı’nın bize gönderdiği komşulardır. Göç
ulusal sınırları aşan uluslararası hale gelmiştir. Dinler arası iş birliği
sağlanmalıdır. Göçe karşı sorulu davranmalı, mültecilere destek olmalı ve göçün
yoğun olduğu ülkelere yardımcı olunmalıdır. Fakirlikle mücadele etmeli ve
sosyal problemleri çözmeliyiz. Din sosyal kapsayıcıdır ve bize
yükümlülüklerimizi hatırlatır. Bize duyarlı olmayı ve sürdürülebilirliği
sağlar. Biz Tanrı’nın yarattığıyız ve dünyamıza sahip çıkmalıyız. Hepimiz Tek
Bir Tanrı’ya ve onun yarattıklarına karşı sorumluyuz diyerek sözlerini
tamamladı.
Taher Al Masrı (Ürdün Eski Başbakanı)
Terör insanları bölen ana eksendir. Ekonomik, sosyal ve dini farklılıklar
ayrıştırıcı nedenler olabilir. Ama etkileşim çok önemlidir. Biz farklılıkları
zenginlik saymalıyız. Farklılıkları savaş sebebi olmaktan çıkarmalıyız.
Uluslararası terörizm önlenmelidir. Çünkü “Göç Sorunu” nun kökeninde
“Uluslararası Terörizm” vardır. Bugün yaşadığımız acılara son vermek için
sorunun kökenine inmeli ve 20 Yüzyılın başına dönmeliyiz. Bu yüzyılın başında meydana gelen olaylar
aslında bir önceki yüzyılın devamı niteliğindedir ve bu yüzyılı iyi okumalıyız.
Son iki yüzyılda farklı etnik gruplar soykırımdan kaçmak için ülkelerini terk
ettiler, şimdi Ortadoğu’daki savaş bu göçün ana nedenidir. Sudan, Somali ve
şimdi de Suriyeliler göç etmek zorunda kalıyorlar. Savaş ve zorunlu göçlerin
maliyeti göçmen – mülteci kabul eden ülkeler için yüksektir. Ancak asıl göç
veren ülkelere çok daha büyük maliyetler yüklemektedir. Bu yükleri hafifletmek
ve zararları telafi etmek için “Avrupa-Arap Diyaloğu”
gibi Avrupa ülkeleri ile Orta-Doğu ülkeleri arasında bir işbirliği olmasına
rağmen son derece yetersiz olduğunu ifade ederek sözlerini tamamladı.
Emır Kır (Belçika Devlet Eski Bakanı)
Terörden etkilenen bir ülkenin temsilcisi olarak sizlere hitap ediyorum.
Dünyanın çeşitli ülkelerinde ulusal çapta terörizmden etkilendik ancak terörizm
uluslararasıdır. Şimdi demokratik haklarımız terörizm ile risk altındadır. Bu
nedenle uluslararası toplumlar olarak bir arada olmak uluslararası terörle
etkili bir mücadele şeklidir. Belçika’da neden saldırı oldu? Pek çok soru var.
Kurulan soruşturma komisyonu bunu araştırıyor. Terör küresel bir eylemdir.
Terörle m
ücadele hem Avrupa ve hem de dünya gelinde olmalıdır. Mücadelemiz hem askeri hem de güvenlik kuvvetleri ile önleyici önlemler şeklinde olmalıdır. Ama esas risk koruyucu önlemlerin arttırılmasıdır. Türkiye terörle mücadelede büyük deneyim kazandı ve bu nedenle çok büyük güvenlik önlemleri aldı. Ancak yinede terör bir şekilde kendini gösterdi. Dini ideolojinin çarpıtılması terörü Ortadoğu’da yeniden hortlattı. Terörle mücadeleden kaçamayız. Suç örgütleri çökertilmelidir. Uluslararası bir koalisyon kurulmalıdır. Askeri operasyonlar sona ermelidir. 2014 ve 2015’te başarısız olduk. 250 binden fazla insan öldü. Göçe zorlanan insan sayısı 5 milyona ulaştı. Terörizme karşı ne önlem alırsak alalım uluslararası toplum olarak ortak hareket etmezsek terörü ortadan kaldıramayız diyerek sözlerini sürdürdü ve Atatürk’ e atfen “Yurtta Barış Dünyada Barış” ilkesinin “Barış” ve “İstikrar” ın anahtarı olduğunu ekleyerek sözlerini tamamladı.
ücadele hem Avrupa ve hem de dünya gelinde olmalıdır. Mücadelemiz hem askeri hem de güvenlik kuvvetleri ile önleyici önlemler şeklinde olmalıdır. Ama esas risk koruyucu önlemlerin arttırılmasıdır. Türkiye terörle mücadelede büyük deneyim kazandı ve bu nedenle çok büyük güvenlik önlemleri aldı. Ancak yinede terör bir şekilde kendini gösterdi. Dini ideolojinin çarpıtılması terörü Ortadoğu’da yeniden hortlattı. Terörle mücadeleden kaçamayız. Suç örgütleri çökertilmelidir. Uluslararası bir koalisyon kurulmalıdır. Askeri operasyonlar sona ermelidir. 2014 ve 2015’te başarısız olduk. 250 binden fazla insan öldü. Göçe zorlanan insan sayısı 5 milyona ulaştı. Terörizme karşı ne önlem alırsak alalım uluslararası toplum olarak ortak hareket etmezsek terörü ortadan kaldıramayız diyerek sözlerini sürdürdü ve Atatürk’ e atfen “Yurtta Barış Dünyada Barış” ilkesinin “Barış” ve “İstikrar” ın anahtarı olduğunu ekleyerek sözlerini tamamladı.
Muhammed Jusuf Spahıc (Sırbistan Müftüsü)
Müftü; Herkes Allah’ a aittir. bizim Musamız, İsamız, Muhammedimiz var, bunlardan başka
sözde dini liderlere tapmamalıyız. Terörizm korkuya yol açar, ama bu gerçek
korku değildir. Gerçek korku “Tanrı” korkusudur. Suriye’den gelen
insanlar “Mülteci” değildir. Onların kendi evleri var, kendi vatanları var ama
onlar kendi yurtlarından zorla sürüldüler. Bu bir “Etnik” ve “Dini”
temizliktir. Bugün de tarihte gördüğümüz mücadelelerin acı hikayelerinin
aynısını görüyoruz. Hz. Musa’nın Firavun’ la mücadelesinin hikayesi, Hz. İbrahim’in
Nemrut’la mücadelesinin hikayesi ve Son Peygamber Hz. Muhammet’in Kavmiyetçiler
ile mücadelesinin hikayesine benzer mücadeleleri maalesef yaşıyoruz. Bizi Tanrı
her türlü hastalıklardan korusun ve özellikle de “Korku Hastalığı” ndan da
korusun diyerek sözlerine devam etti ve en büyük hatalığın “DİN ÇATIŞMALARI”
olduğunu ilave ederek, bugün üzülerek yeni Sezarları, yeni Sultanları, yeni
Firavunları ve yeni Nemrutları hala görmekte olduğumuzu bunlara tapmamamızı
sadece Tanrıya tapmamız gerektiğini ifade ederek sözlerini tamamladı.
Yusuf Çetin (Türk Süryani Kadim-Ortodoks- Cemaati
Ruhani Reisi)
Türkiye’deki ve Suriye’de ki Süryaniler “GÖÇ”
nedeni ile yok olmak tehlikesi altındadırlar. Bu bölgede yaşayan Süryaniler en
çok sıkıntı çeken topluluk olmuştur. Suriye Süryanileri çok acı çekmektedirler.
Göç eden Süryaniler İstanbul merkezimize sığınmıştır. Bu Süryanilere biz yarım
etmeye çalışıyoruz. Başbakan Ahmet Davutoğlu bize her türlü desteği sağladı.
Hiçbir din ve mezhep ayrımı yapmadan bütün mültecilere yardım etmeliyiz. Savaş
ve terör din, milliyet, mezhep, tanımıyor. Oysa bizim ilahi dinlerimizin içinde
pek çok ortak değerimiz vardır. Bu ortak değerlerimizi insanlığın ortak
sorunları için kullanmalıyız. İlahi dinlerin temelinde “SEVGİ” vardır. Semavi
din mensupları kardeşçe işbirliği yaparak beraberce “Barış” ve “Huzur” içinde
yaşamalıdır diyerek sözlerine son verdi.
Mıhal Fıfor (Romen Senatör-Sosyal Demokrat Parti
Ulusal Konsey Başkanı)
Terörizm Dünya’nın her yerinde görülüyor. Çok yakın zamanda Brüksel’de
Paris’te ve Lahor’da olduğu gibi. Terörizm ve çatışmalardan kaçan insanlar da
mülteci konumuna düşüyorlar. Türkiye “Göç” ve “Mülteci” Krizini çözmede çok
başarılı oldu. Romanya Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine taraftır. Avrupa’daki
Mülteci Sorununu çözmek için Suriye’deki sorunu çözmeliyiz. Suriye halkı
özgürlüklerini kaybetti. Avrupa Birliği vatandaşları da bu Suriye ve diğer
Orta-Doğu ülkelerinden kaynaklanan yasadışı göç nedeniyle “SERBEST DOLAŞIM”
Haklarının tehlikede olduğunu görmeye başladılar. Biran önce Bütün dünyada
nefret söylemlerini sona erdirmeliyiz diyerek sözlerini tamamladı.
Edın Ramıc (Bosna-Hersek Federasyonu Yerinden Edinmiş
Kişiler Ve Mülteciler Bakanı )
Bosna Savaşını sona erdiren DAYTON BARIŞ ANLAŞMASI’ nın 7. Maddesinde
“Göçmen” ve “Mülteci” lerin haklarını koruyan hükümler bulunmaktadır. Halen 2,2
milyon göçmen Boşnak evlerine dönememektedirler. Resmi rakamlara göre 1 milyon
Boşnak Bosna-Hersek dışında yaşamaktadırlar. Toplam Boşnak göçmen sayısı 2
milyonu bulmuştur. Bunlar savaştan sonra Bosna-Hersek’ e geri dönmemişlerdir.
Eğer ülkelerine geri dönerlerse Bosna’ da ekonomik gelişme artacaktır. Bugün
Bosna’ nın nüfusu 4 milyondur. Nüfusun yarısı kadar Boşnak ülke dışında
yaşamaktadırlar. Bu ekonomik potansiyelden yararlanılmalıdır. Bosna’ da savaş
sırasında dış göçün yanı sıra iç göç te yaşanmıştır. Savaş nedeniyle Bosna’da
milyonlarca Boşnak doğdukları ve yaşadıkları şehirlerden başka şehirlere göç
etmek zorunda kalmışlardır diye sözlerini sürdürdü ve Bosna-Hersek Yerinden
Edilmiş Kişiler ve Mülteciler Bakanı ve Bakanlığı olarak göçmenlere yönelik
ulusal ve uluslararası program ve projeler yürüttüklerini belirterek sözlerini
bitirdi.
Mıhaıl Formuzal( Gagavuz Özerk Bölgesi Eski
Cumhurbaşkanı)
Dünyada küresel sorunlar yaşıyoruz. Bunların başında petrol fiyatlarının
aniden aşırı düşmesi, Uluslararası Terörizm ve Göç sorunları geliyor. Avrasya
Bölgesinin en büyük 2 ülkesi olan Rusya ve Türkiye arasında kriz çıkması
Gagavuzya ve Moldovya gibi küçük ülkeleri çok olumsuz bir şekilde etkiliyor.
Gagavuzya coğrafi olarak küçük, nüfusu az, ekonomisi zayıf ve doğal kaynakları
da çok kıt olan bir ülkedir. Kendisini besleyebilmek için Dünya ekonomisi ile
entegre olması gerekmektedir. Bu yüzden Gagavuzya Moldovya Cumhuriyeti ile
böyle bir ilişki içerindedir. Ayrıca Gagavuzya olarak 20 yıl önce de Türkiye
ile entegre olduk. Biz Gagavuzya olarak tam bağımsız da olabilirdik Ancak
Moldovya içerinde özerk kalmamızın bizim için daha iyi olacağına düşündük.
Gagavuzya olarak özerkliğe karar verirken, Göç’ün etkilerini de iyice
araştırdık. Gücümüzü ve potansiyelimizi dikkate alarak özerkliğe karar verdik
Gagavuzya birçok yerel ve uluslararası tehditlerle karşı karşıyadır ancak güçlü
olursak bu tehditlere karşı koyabiliriz. Nüfusumuz çok az sadece 160 bin kişidir.
Ekonomimizi geliştirmek için uluslararası işbirliklerine ihtiyacımız vardır.
Bizim Gagavuzya olarak Rusya ile çok iyi ilişkilerimiz vardır ama Gagavuz
şaraplarını Rusya’ya satamıyoruz çünkü Rusya içerisinde bulunduğumuz
Moldovya’ya ambargo uyguluyor bu da bize olumsuz olarak yansıyor. Rusya’ nın
Moldovya’dan başka Ukrayna’ya ve Gürcistan’a da ekonomik yaptırımları var.
Böyle giderse “Göç’ ün” etkisi bizde de hissedilecek. Biz Rusya ile uzun
süredir dostluk ilişkisi içerisindeyiz. Gagavuzya, Moldavya’nın ilişkilerinin
kötü olduğu ülkelerle bile resmi olarak iyi ilişkiler kurmaktadır. Bu durum
bütün “ÖZERK CUMHURİYET” ler için bir “Örnek” teşkil edebilir. Biz bölgesel
ilişkilerimize çok önem veriyoruz. AB-AGİT ve Rusya ile Moldovya’dan bağımsız
olarak doğrudan işbirliği içerisindeyiz. Demokrasiyi güçlü kılmak için
sürdürülebilir barış için Gagavuz tecrübesi iyi bir modeldir. Rus ve Türk
ortaklarımıza teşekkür borçluyuz. Çünkü geçmişte Moldovya ve Gagavuzya arasında
sorunlar vardı. Türkiye ve Rusya arabuluculuk yaparak sorunlarımızı çözdüler.
AB’ de “Bölgesel Proje” lere bizi doğrudan dahil etmektedir. Biz Gagavuzya
olarak bütün Dünyada dost arıyoruz, düşman istemiyoruz. herkesi ülkemize
yatırıma çağırıyoruz dedi ve Gagavuzya’ ya yatırım yapacaklara 5 yıl vergi
muafiyeti tanıyacaklarını ekleyerek sözlerini tamamladı.
Rene Van Der Lınden (Hollandalı Senatör- Avrupa
Konseyi Parlamenterler Asamble Onursal Başkanı)
Duraklayan batı ekonomisi, enerji, su sorunları, iklim değişikliği, yüksek
işsizlik oranları ve ZORUNLU GÖÇ bugün küresel sorunlarımızdır diye sözlerine
başladı. Bu sorunları çözmemiz için uluslararası işbirliği yapmalıyız. 2015 de
Dünya çapında 2 çok önemli ve müspet olay oldu. 1) BM Sürdürülebilir Döngüsel
Ekonomik Kalkınma Konferansı, 2) BM İklim Değişikliği Anlaşması. 2050 yılında
Dünya nüfusu 9,5 milyar kişiye ulaşacak ve gıda ihtiyacı da 2 katına
çıkacaktır. DÖNGÜSEL EKONOMİ çok önemli, Döngüsel Ekonomi prensiplerinin
uygulanması ile 2 milyon kişiye ek iş ve kaynak kullanım verimliliğinde % 30
artış sağlanacaktır. Döngüsel Ekonomi kavramında TÜKETİCİLER için bir malın
“Mülkiyeti” yerine “Paylaşılması” esas olmaktadır. Avrasya Bölgesinde de
Döngüsel Ekonomi uygulanmalıdır.
ÇEVRE sorunlarının yanı sıra GÖÇ ve BÖLGESEL ÇATIŞMALAR ile ULUSLARARASI
TERÖRİZM sorunlarını da çözmeliyiz. Ayrıca İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ konusunu da ihmal
etmekteyiz ancak iklim değişikleri ve küresel ısınma kuraklık ve susuzluğa yol
açacağı için ULUSLARARASI GÖÇ sorunu daha da artacaktır diyerek sözlerini
bitirdi.
Mgr Yusuf Sag (Türkiye Süryanileri Katolik Patrik
Vekili)
Sözlerine salonda bulunan değişik din ve mezheplere mahsup bütün din
adamlarına kardeşim diyerek başladı. Küresel sorunların “GÖÇ”, “ÇEVRE” ve
“TERÖR” olduğunu belirtti. Ben “Çevre’ den” başlayacağım çünkü Çevre’ ye önem
vermezsek gelecekte çok büyük sorunlarla karşılaşacağız. Böyle giderse “Toprak
Ana”, “Su” ve “Hava” Baba ölecekler. Bugün “Terör” ü sonlandırabiliriz. Ama
“Ana” ve “Baba” ölünce çocuk olamaz.
Havayı, suyu, toprağı Allah mı, Melekler mi kirletiyor? Dünyada 1 yılda 1
trilyon 700 milyar dolar sırf SİLAHLANMAYA harcanıyor. Dünyada 450 milyon insan
açlık sınırının altında yaşıyor. Silahlanmaya 1,7 trilyon dolar harcanıyor da
niye ÇEVRE SORUNLARI’ na 200 milyon dolar harcanmıyor?
DİNLERARASI DİYALOG ve İŞBİRLİĞİ sağlanmazsa uluslararası terör hiçbir
zaman bitmez. Bugün savaşı teşvik eden din adamları var. Ben TEVRAT ve KURAN’ ı
okudum. Hiçbiri başka insanları ve dinleri yok saymıyor. Bütün kutsal kitaplar
bütün insanlığı kapsıyor. Kimseyi ötekileştirmiyor. İnanları da inanmayanları
da kardeş sayar. İnsanlar birbirlerine düşman olmamalı. Dünyadaki servetin % 85
i dünya nüfusunun % 15 ine gidiyor. İşte Terör bundan çıkıyor. Fakir ve aç
insanlar teröre yöneliyorlar. Ben aç kalırsam ben de çalarım. DİNLER
BARIŞMALIDIR. Prof. Davutoğlu’ nun Başbakanlığında DİNLER ARASINDA DİYALOG
başlatıldı. Ben buna önem veriyorum. Teknoloji bize çok faydalar sağladı. İnsan
ömrü 40 yaşından 80 yaşına çıktı. Teknolojinin iyi yanları bize fayda sağlarken
kötü kullanımı yani teröristlerin ileri haberleşme ve silah teknoloji
araçlarını kullanmaları da bize kötülük yapmaktadır diyerek sözlerini bitirdi.
Werner Fasslabend (Avusturya Savunma Eski Bakanı)
Suriye’den göç yollarını haritalarla
göstererek sunumuna başladı. 2014 ve 2015 yıllarında bütün Kuzey Afrika’dan
Avrupa’ya göçü görsel olarak harita üzerinde açıkladı. Dünyada kitlesel göç söz
konusudur. Afrika’dan Ortadoğu’ya kadar yaklaşık 8 milyon mülteci göç
halindedir. Güçlü ülkeler sınırlarını bu mültecilere kapatmıştır ve sınırlarını
korumaktadırlar. Elbette göçün ilk sebebi savaş olmakla birlikte iklim şartları
ve ekonomik şartlar da göçü tetiklemektedir diyerek sunumu sürdürdü. AB’ nin en
önemli ortak politikalarından biri “SERBEST DOLAŞIM” dır. Ancak dış sınırlar
problemli olunca AB içindeki “Serbest Dolaşım” da tehlikeye girmektedir. 2.
önemli küresel sorun “İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ” dir. Önümüzdeki 35 yıl içinde
dünyadaki su kaynaklarının % 30 u kuruyacaktır. Nüfus artışı da kuraklık ve
çölleşmeyi tetiklemektedir. Afrika’da 1950’ lerde 185 milyon kişi yaşarken bu rakam
2100 de 4 milyar kişiye ulaşacaktır. Bu çok tehlikeli bir durumdur ve
uluslararası yasadışı göçün en önemli sebeplerinden biri olacaktır. Gelecekte
Akdeniz’ in güneyinde bir “KALKINMA ve İSTİKRAR EKSENİ” oluşturmalıyız. Yeni “İPEK
YOLU’” nu da Asya’da gerçekleştirmeliyiz diyerek sözlerine nihayet verdi.
Egemen Bağış (Avrupa Birliği Eski Bakanı)
Konuşmasına İstanbul’un özelliklerinden
bahsederek başladı. Dünya üzerinde 3 ayrı İmparatorluğa başkentlik yapmış başka
bir şehir yoktur dedi. Devamla; biz sığınmacıların sorunlarını iyi biliriz. 500
sene önce İspanya’dan kaçan Musevilere kucak açtığımız gibi 2. Dünya Savaşında
Avrupa’dan kaçanlara da kucak açtık. 1. Körfez Savaşından sonra Saddam’dan
kaçanlara kucak açtık, ev sahipliği yaptık. Humeyni bile geçmişte bize sığındı.
4 senedir de 2,7 milyon Suriyeliye kucak açıyoruz. Avrupa 1 mülteciye 1,5 dolar
harcarken biz 7,5 dolar harcıyoruz ve mültecilere Avrupa’dan çok daha konforlu
bir yaşam sağlıyoruz. Son 30 yıldır Avrupa’nın bize iade ettiği tek bir PKK’ lı
terörist yoktur ama biz Avrupa’nın bizden talep ettiği her suçluyu Avrupa’ya
iade ediyoruz. Avrupa samimi değil. Belçika yıllarca bizim en büyük
işadamlarımız öldüren teröristleri korudu, geri vermedi. Bugün Dünyada hiçbir
ülke uluslararası terörizmle tek başına mücadele edemez. Terörle mücadelenin
tek yolu uluslararası işbirliğidir. Uluslararası terör örgütleri arasında
işbirliği var ama teröre karşı mücadele eden ülkeler arasında işbirliği yok
diye sözlerini sürdürdü. Mültecilerin ana vatanlarına dönmeleri için kendi
ülkelerinde kendilerini güvende hissetmeleri ayrıca ülkelerine yani Suriye’ye
İSTİKRAR gelmeli ve Putin’ in uydusu Esad’ da biran önce Suriye’yi terk
etmelidir diyerek sözlerini tamamladı.
Letızıa Reuss (Tasarımcı, İsviçre/Reuss Alman Evi)
Terörizm ve Göç iç içe geçmiş sorunlardır. Öncelikle
işe mevzuatla başlanmalıdır. Avrupa’da iltica politikası nasıl başladı.
Mülteciler önce Avrupa’ da bir ülkeye giriyorlar 1000 (.Bin ) EURO verirseniz sizi bir Avrupa
ülkesine ulaştırırlar sonra sizi köle yaparlar, fuhuşa ve terör örgütü
militanlığına sürüklerler . 1922 yılında özel bir pasaportla 450.000 Türk ve
Süryani mülteci statüsü kapsamında Avrupa’ ya göç etti ve bunu organize eden
teşkilat NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜ aldı. Diğer bir konu müslümanlığın teröre
eyilimidir. Çünkü İslamiyette kadın ikinci plandadır. Böylece CİHAD fikri hızla
kök salmaktadır. Kız çocukları erkek çocukları ile aynı eğitimi almalıdırlar.
Batıdaki Müslüman toplumlara İslami eğitimin yanı sıra Batı edebiyatı da
öğretilmelidir. Böylece insanların eşit olduğu gösterilmeli Cihadı’ n önü
kesilmelidir. Biz bilgece hareket etmeli Cihad’ çı propagandaya engel olmalıyız
diyerek sözlerine son verdi.
Alina Barbulescu (Avrupa Enerji Politikaları Komisyonu
Başkan Danışmanı)
GÖÇ AB’ nin gündeminde olan en önemli
konudur. Göç konusunda ulusal çabalar yerine Avrupa boyutunda makro politikalar
alınmalıdır. Avrupa için bir “ORTAK GÖÇMEN POLİTİKASI” na ihtiyaç vardır.
Göçmenlerin topluma ve iş piyasalarına entegrasyonu sağlanmalıdır. Uluslararası
ortam göçmen kaçakçılarının hain planlarına engel olmalıdır. İnsanlar etnik,
dini, kültürel ve cinsel kimliklerine göre ayrımcılığa tabi tutulmamalıdırlar.
Yeni gelen mültecilerin topluma entegre olmaları için onlara yardım
edilmelidir. Burada uluslararası Sivil Toplum Kuruluşlarına büyük görev
düşmekte olduğunu ifade etti.
Safet Softıc (Bosna Hersek Parlamentosu Halklar
Meclisi Birinci Başkan Yardımcısı)
Ortadoğu’daki silahlı çatışmaların sonucu
büyük göçlere sebebiyet vermiştir. Özellikle Irak ve Suriye’den “Göç” uluslar
arası bir sorundur. Bosna-Hersek’ in mültecilere kucak açma kapasitesi vardır.
AB’ nin bütün kurum ve ajansları “GÖÇ” Sorununu çözmek için taahüt altına
girmişlerdir. Biz Bosna-Hersek olarak
mülteciler için bazı kurumlar oluşturduk. Ayrıca bir “İstihbarat” ajansı
oluşturarak gelen mültecilere güvenlik soruşturması yapıp terörist unsurların
mülteciler arasına sızmayı önlüyoruz diyerek sözlerini bitirdi.
Ionut Vulpescu ( Romanya Parlamentosu Milletvekili Ve
Eski Kültür Bakanı )
Türkiye zorunlu göçün hedefindedir. Bu
konuda AB ve ABD işbirliği yapmalıdır. Türkiye’ yi takdir ediyoruz. Enformasyon
teknolojisinin kullanılması ile göçler daha büyüdü. Buna karşı politikalara
ihtiyaç vardır.Buradaki sorunları sadece MEDENİYETLER ÇATIŞMASI ile anlaşılması
ve siyasi diyalog şarttır.İklim değişikliği,ekonomik krizler gibi sorunlar
devletlerin vatandaşlarına karşı vazifelerini yapamamalarına ve insanların göçe
zorlanmalarına neden olmaktadır.Totaliter rejimlerde DEVLET TERÖRÜ vardır
diyerek sözlerine son verdi.
Melıka Mahmut Begovıc (Bosna Hersek Federasyon Başkan
Yardımcısı)
Terörizm enternasyonal bir sorundur ben Bosna dan geliyorum Boşnaklar çok
büyük travmalar yaşamış bir toplumdur. Bosna Hersek yüzyıllar boyu DOĞU ve BATI
kültürlerini birlikte yaşamıştır. Yani Doğu ve Batının bağlandığı yerdir. Ancak
bu coğrafya yani Balkanlar hoşgörünün olmadığı bir coğrafyadır. Halen savaş
riski vardır. 20 yıl önce yaşanan savaşın izleri ve acıları hala tazedir Biz bu
uluslararası sorunlara alışığız TERÖRİZM’ den korkmuyoruz ve uluslararası
terörizmi birlikte çözeceğimizi umut ediyorum. Özellikle sosyal eşitsizliğe
uğrayan gençler RADİKALİZM ve TERÖRİZM e meğillidirler. Terörün hiçbir türüne
müsamaha gösterilmemelidir. İslamiyet masum insanların öldürülmesine karşıdır.
İslam her türlü terörizmin karşısındadır. Demokrasi ve modern dünya bu
prensiplere dayanmaktadır.
Bugün terör dışında Dünyada ikinci büyük sorun ZORUNLU GÖÇTÜR. Bosna’ nın
bu konuda da acı tecrübeleri vardır. 1992-95 yılları arasındaki savaş yüzünden
Bosna Hersek’ te doğmuş 1 milyon kişi göç etmek zorunda kalmışlar ve Bosna’ da
yaşamamaktadırlar. Bugün halen yurt dışında 2 milyon Bosnalı mülteci vardır.
Bunların geri dönmesi için barış ortamının sağlanması lazım. 1995 Dayton Barış
Anlaşması imzalandığında nüfusun dörtte biri göç etmiştir ve nüfusun üçte biri
ise iç göç yaşamıştır
Günümüzde birçok masum çocuk, kadın ve yaşlı zorunlu göçte hayatını
kaybetmekte ve denizlerde boğulmaktadırlar. Türkiye Cumhuriyeti bu konuda çok
büyük ve başarılı çalışmalar yaptığı için teröristlerin hedefi olmuştur. Biz
Türk halkına yardımcı olmalıyız yoksa sorun bize de sirayet edecektir diye
sözlerini noktaladı.
Yu Hongjun (Çin Halkı Barış Ve Silahsızlanma Örgütü Başkan
Yardımcısı Ve Çhc Parlamentosu Milletvekili )
Terörizmin finansmanı bloke edilmelidir. Radikalleşmenin önüne geçmeliyiz
entegre bir yaklaşımla hem terörizmin nedenlerini hem de sonuçlarını doğru
analiz ederek çözmeye çalışmalıyız insanların ekonomik kalkınmalarına katkıda
bulunarak terörizmin kaynaklarını kurutmalıyız. Orta doğuda barış ve istikrara
ihtiyaç vardır. Orta-Doğu medeniyetin beşiğidir. Farklı dinler birbirine
hoşgörü göstermelidir Böylece terörizm ve göç sorunları çözülebilir dedi ve sözlerine
son verdi.
Yrd. Doç.Dr. Özlem Çuhadar (Marmara Üniversitesi
Öğretim Üyesi)
Terörün yok ettiği sanat eserlerinden bahsetti. Sanatın ve bilimin iltifat
görmediği toplumlardan GÖÇ olur.Terör ülkemizde sadece güvenlik görevlilerine
değil sade vatandaşlara ve sanat eserlerine de zarar vermektedir.Tarihten örnek
verirsek Palmira Antik kentinin yıkılması Roma’ nın yakılması Taliban’ ın
Afganistan da kültür varlıklarını tahrip etmesi gibi. Palmira İŞİD tarafından
tahrip edilmiştir. Ülkemizde de Diyarbakır ın SUR ilçesi de aynı kaderi
yaşamıştır. Sur ilçesi Dünya Kültür Mirası listesindedir. Ancak terör olayları
nedeni ile SUR ilçesi tamamen yıkılmıştır.En başta Fatih Paşa Camii bu
tahribattan etkilenmiştir.Medya da Kurşunlu Camii diye adlandırılan camii nin özellikleri
: 1. ) 500 yıllıktır 2. ) Osmanlının
Diyarbakırdaki ilk eseridir. 3.) Mimar Sinan ın İstanbul’ da inşa ettiği
Şehzade Camii nin planı ile aynı planda inşa edilmiştir. Ancak çok daha ilginç
olan Şehzade Camiinden 25 yıl önce yapılmıştır. Mimberi altın kaplamadır
kubbesi kurşun kaplamadır. Camii teröristlerce tamamıyla tahrip edilmiştir.
Sanat aydınlıktır, ışıktır Terör karanlıktır ışık her zaman karanlığı yenmiştir
diyerek sözlerini tamamlamıştır.
Jusuf Kalamperovıc (Karadağ İçişleri Eski Bakanı)
Toplantının “Göç” ve “Uluslararası Terörizm” gibi küresel sorunlara somut
çözümler getirmesini temenni etti ve başta Marmara Grubu Vakfı Başkanı Dr.
Akkan SUVER olmak üzere toplantıyı düzenleyenlere teşekkür etti.
Izak Haleva (Türkiye Hahambaşısı)
“ZORUNLU
GÖÇ” ve “MÜLTECİLER SORUNU” bugün İnsanlığın önünde duran en
büyük sorundur. Tarih boyunca dünyada birçok zorunlu göçler olmuştur. Tarihte
en çok zorunlu göç kaderini yaşamış Yahudi toplumunun bir parçası olarak
bugünkü sorunları çok iyi anlıyorum geçmişi tarihe gömüp günümüze bakarsak
ülkelerin bölünmeleri, ailelerin parçalanması geleceğe dönük hayaller ve
ümitlerin yıkılması büyük sorunlara yol açmaktadır. Ben bir din adamı olarak
bütün insanlara sabır diliyorum ama insanlığımdan dertlere derman olamamanın
çaresizliğinden utanıyorum. Bugün mültecilerin sağlık, eğitim, barınma
ihtiyaçlarını karşılamak insanlık borcudur. Ancak bu geçici bir çözümdür. Esas
olan kalıcı çözüm bu göçmenlerin en kısa zamanda yurtlarına dönebilmeleri ve
güven ve refah içinde yaşamlarını sürdürmelerinin sağlanmasıdır diyerek
sözlerini tamamladı.
Thıemo Fojkar (Avrupa Mesleki Eğitim Enstitüleri
Birliği Başkanı)
İnsanlar kendi ülkelerinde maruz kaldıkları tehditlerden kurtulmak için göç
etmek zorunda kalıyorlar. Biz mesleki eğitim kurumu olarak kişilerin
toplumlarına entegre olmak için eğitim şarttır diyoruz.Biz mesleki eğitimin göç
sorununu büyük ölçüde çözebileceğine inanıyoruz.2. Dünya savaşında milyonlarca
Polonyalı Doğuda dan Batıya milyonlarca
Alman da Polonya dan Almanya ya sürülmüşlerdir.Biz Almamlar bu yarayı
iyi biliriz. Eşitsizlik olan yerde radikalleşme olur. Toplumun dışına itilenler
kaybedecekleri bir şeyleri olmadığı için Radikalleşirler ve teröre bulaşırlar
onun için MESLEKİ EĞİTİM ile bunlar topluma entegre edilmelidirler. Bizim
kuruluşumuzun ortağı çeşitli ülkelerde faaliyet göstermektedirler her yaştan
350.000 kişiye eğitim hizmeti veriyoruz ve faaliyetlerimizi 70 yıldır
sürdürüyoruz. Burada kendi deneyimlerimi anlatıyorum. Ancak bugünün şartlarında
yetersiz kalıyor çünkü Terörizm durmuyor Mültecilerde durmuyor. Biz hem
Almanlar hem AB komisyonu olarak çalışıyoruz ancak Uluslar arası işbirliği
şarttır. STK ları da sanayiyi de yanımıza alarak Dünyada refah ve barışı
sağlamalıyız. Böylece insanların göçe zorlanması önlenir. Ben realistim tek
başına bizim çabamızın yeterli olmayacağını biliyorum onun için uluslar arası
işbirliği ve dayanışma arttırılmalıdır. Biz Türkiye de mülteciler için MESLEKİ
EĞİTİM faaliyetlerini inceleyip Antalya da uluslar arası bir Konferans
düzenleyeceğiz diyerek sözlerini tamamladı.
Deba Sow ( Senegal Ekonomi Bakan Yardımcısı )
Mali, Nijerya ve Senegal, sahihsiz yeni Sahra da teröristler ve Mülteciler
barınmaktadır. Biz Batı Afrika da terörizmin niye arttığını incelemeliyiz.
Kadın ve çocukları korumalıyız yoksullukla mücadele radikalleşmeye karşı en
etkili yöntemdir. CİHAD çı ideoloji ve felsefenin önüne geçilmelidir. Senegal
in % 95 i Müslüman’dır ama yüzyıllardır Müslüman ve Hıristiyanlar bir arada
barış içinde yaşamaktadırlar. Halen
Senegal’ de 100.000 Mülteci olduğunu ifade edip sözlerini tamamladı.
info@parlarmedya.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder